Kategori arşivi: yaşamdan..

yağmur ve metrobüsle tanışma..

007mDün benim yıllardır süren ,adı gün olarak geçen ama aslında sadece birbirimizden kopmamak için düzenlenen aylık buluşmamız vardı.Yer Küçükyalı-İdealtepe…hava yağmurlu,araba yok,Kerem benimle…nasıl gidilecek,hele de İstanbul’da yağmurlu havadaki trafik kördüğümünü düşünürsek…

Ne yapayım gideceğiz yine de dedik,akşama doğru varırım,sonrada hemen dönerim dedim:)

Aklıma metro,metrobüs gibi kavramlar geldi,bir aralar minibüste insanların ”metrobüs durağında inecek var”dediklerini duymuştum.Nesrin abladan,geniş bir açıklama aldıktan sonra koyulduk yola.Akbili doldurduk,Beylerbeyi-Tünelde indik,sora sora köprüye çıktık.Abartmıyorum yığınla insana sorduk,neyse metrobüs durağını bulduk.Gelen otobüsün metrobüs olduğunu ikinci araç da geçtikten sonra anladık,nasıl bir şey bekliyorsam,geçenleri metrobüs olarak algılayamadım,füze gibi bir şey beklyorum ben..Neyse bindik,yollar bomboş,5 dakkada Kadiköy_Söğütlüçeşme…oradan hemen arkada Tren İstasyonu,hop trene…Bu araç çeşitliliğini de sırf Kerem için yaşamayı göze aldım,trene binmeyi çok istiyordu,bayıldı,tren raylarına düşerim diye de beni sürekli kenardan çekmeye çalıştı ..

Amma uzattım değil  mi…ama ne yapalım ,bizim için ilkti,yağmurlu,feci bir günde bunları becermek benim gibi biri için büyük bir şeydi….. Okumaya devam et

yorumsuz..

Kul kurar Kader gülermiş…

Kul kurar kader gülermiş
Bazı hikayelerin sonu mutsuz bitermiş
Ama kadere inat insanoğlu hayal kurmaya
Yazgım değişir diye inanmaya devam edermiş

İnsanız bir anlam ararız yaşamak için
Ait oluruz sahip oluruz yada olamayız

Hesaplar yaparız sonumuzu bilemeden
Dünyalar kurarız dengimizi bulamadan
Acılar çekeriz hesabını soramadan
Yeminler ederiz tutamadan
Çeker gideriz…..

Bir de bu şarkıyı Candan Erçetin’in yorumuyla buraya ekleseydim çok güzel olurdu ama bu işleri beceremiyorum…

Neyse bir garibim bu günlerde…arkadaşlarım,kendim…başımıza gelen şeyler…şikayet etmiyoruz…elhamdülillah diyoruz …elhamdülillah….elbet herşey yoluna girecek…..paradır,yeniden kazanılır,iştir yeniden bulunur,yeter ki sağlık yeride olsun,yeter ki derdini,tasanı anlatacağın dostun baki kalsın…para bulunur Zülfiye…para bulunur Sacide…para bulunur Ayfer…para bulunur Nurkan…para bulunur Elvan…para bulunur Ayten….para bulunur Nuray….para bulunur Nurcan…bize bir şey olmasın….

yıllar geçiyor…önümüzdeki günler herkese güzel şeyler yazsın inşaallah…

Kader biz kuruyoruz,gülme ne olur..

not:Foto alıntıdır.

İlk diploma…

.Bedo yani Bedirhan büyüdü de dün akşam ilk diplomasını aldı.Okulumuzda ahım şahım bir organize olmadı,her yer öyle güzel güzel süslenmedi,müdürümüz,öğretmenlerimiz öyle güzel güzel konuşlamalar yapmadılar ama olsunnnn derler ya…yine de çok güzel bir akşamüstü geçirdik.Anasınıfı ile birlikte 9 yıldır elimizin altında olan çocuklar..onları öyle kocaman kızlar,kocaman delikanlılar halinde görmek çok duygulandırdı beni.Öyle görüntüde duygusal bir insan değilim,hattta duygularını gösterecek bir yapım da yoktur ama böyle etkinliklerde içimde bir şeyler burkuluyor,bir şeyler hopluyor.. Okumaya devam et

beş dakkada Beşiktaş pastası…

.Bu gün bizim grupla kermes için 25 pasta yaptık.Seriye takılmışken ,eve gelince bir tane de Kerem’in asıl doğumgünü olan bu güne dair bir pasta girişiminde bulundum.Pastanın iç kreması ve üst kremşantisi kermesten artan malzemelerden.Ziyan olmasın diye iki arkadaş paylaştık.Hemen hemen herşey hazır.Pasta tabanlarını açtık,hop araya pasta kremasını yaydık,hooop üzerine damla çikolata yaydık.Hoooop ikinci parçayı üzerine kapattık. Okumaya devam et

bir taşla iki kuş…

Anneannem rahmetli olalı her anneler gününde annemler,teyzemler,dayımlar,kuzenler mezarlık başında toplanırız.Duamızı okur,muhabbetimizi eder ayrılırız.Biz annemlerle kayınvalideme gideriz.Anneannemin vefatına rastlayan ilk anneler gününde bu şekilde kayınvalideme gittik,15 mayıs doğumlu olması nedeniyle  Kerem için ”hadi bir pasta keselim”diyerek başlayan bir başka organize de hayatımıza girmiş oldu.Bir taşla iki kuş oradan geliyor yani. Okumaya devam et

40 yaş sendromu..

”ne güzel şeysin sen

hep yaşın 19

gel yanıma sar beni

bugün var ,yarın yokuz”

aslında becerebilsem bu yazıyı açtığınızda bu şarkı çalsın isterdim ama bilinir ki ben bu işlerden pek çakozlamıyorum.

Bak ,bak laflara bak ,çakozlamıyormuş,40 yaşında oldun Nuray,biraz oturaklı konuş,gören ne der…

Eeee ben de sendrom başlamış bile..inanmayacaksınız ama 18 yaşıma girdiğimde ağlamıştım,ben de demek ki bu yaş kalıplarına karşı bir duyarlılık var,Allah ömür verirde 60 ı görürsem ,60 da koyar bana gibi.50 o kadar etkilemez ,sanki de 60 şimdiden yordu beni.

Neyse, bu şarkı bu aralar favorim,çok seviyorum,düşünüyorum da ne güzeldi gerçekten 19 yaşım.Çoook şey yazmak istiyorum ..çoooookk..

Evet,bu gün benim doğumgünüm..şaka bir yana 40 yaşsa 40 yaş.Ne yapalım,Allah sağlık versin.

*resim alıntıdır.

Nes’ce…

..Gün resimlerine Emine’den başladım,sıra en son ki günümüzün olduğu Nesrin abladan Hatırlarsanız onun çooook işlerini buralarda yayınlamıştım.http://www.elmalikurabiye.blogspot.com/search/label/Nesrin%27in%20D%C3%BCkkan%C4%B1

Nesrin ablacım yine yapmış yapacağını,gümüş örmeden sonra şimdilerde tel kırma  işlerine el atmış.En üstteki fotoda gördüğünüz tabloyu o yapmış,ilk olarak tepsi olarak yapılmış,o halini beğenmemiş ve kulplarını çıkarttırıp tablo olarak kullanmaya başlamış.İyi de yapmış,herkes görmüş oluyor böylece.

Alttaki sehpa örtüsü de onun elinden çıkma.Üzerindeki minik cam saksıdaki çiçeği de o gün gelirken Elvan almış.

Aşağıdaki tepsiyi de hazır yemeni üzerine tel kırma geçerek kendisi yapmış ama bitmediğini söylüyor.Söküp bir şeyler ekleyecekmiş.Kolay gelsin ,ne diyeyim artık.

Gelelim yeme işlerine ama önce arkadaki el becerisinden bahsedeyim.Daha önceki blogumda yer verdiğim Erten amcanın marifetlerinden biri.Nesrin ablaya hediye.

http://www.elmalikurabiye.blogspot.com/search/label/Erten%20%C3%87eki%C3%A7%20hobileri .burada diğer marifetlerini görebilirsiniz.

Masada neler yoktu neler.Yaz yaz bitmez şimdi,üstteki kağıtta fındıklı kekler Nes’in klasiklerindendir.Tadına bile bakamadım o gün ama tadını unutmuş değilim yani.
Benim o günkü yemeğim bu idi.Dukan diyetimin 2. evresindeyim.Ve o gün protein+sebze+salata günümdü ve en mutlu,en tok günlerimden biriydi.Kızlar diyette olmadıkları halde benim kadar miktar olarak çok bir şeyler yemediler tabi.Ne yapayım salata sebze gününü iple çekiyorum.
Ne güzel değil mi?Bu kalpli mandalları Tahtakale’den almış,oralara yolum düşerse söz bunlardan kendime alacağım,hatta söz kız..kelebeklisini de bulursam Sedo Kız sana da alacağım.

Aşağıdaki kalpli çay ve tatlı kaşıklarını da BİM’den almış.Her gün okulun ordaki BİM’e giriyorum da ben bunları niye görmemişim hayret..Bu fotoyu eklemeyi düşünmüyordum ama ekledim.Nesrin abla ve kardeşleri,anne-babası.Ne güzel gülmüş..Çok güzel bir hatıra..

Melis’in farfatukaları*…

Son zamanlarda o kadar resim birikti ki sizlerle paylaşmak istediğim ama bir türlü fırsatım olmadı.Hele gün resimleri nasıl da birikti.Bu gün bir yerden başlayayım dedim,geçen ay Çengelköy’de oturan Emine’de idik.İlk olarak kızı Melis’in odasına gözüm takıldı..Her yeri farfatuka ile doldurmuşlar,bir tavan kalmış orayı da halledeceklermiş.

*Bu arada Farfatukanın ne olduğunu anlamışsınızdır,evet kelebek.Biz memlekette yani Rize’de kelebeği böyle ifade ederiz.Ben de espirisine böyle yazdım....Mini mini minişler..sıra sıra dizilmişler..kız odası işte,bizim haydutlarınki nasıl,burası nasıl....Bu güzellik tabi ki Melis.Şu an 11 yaşlarında küçük bir hanım..Abisi Serhat ile aralarında 16 yaş var,anlayın artık evdeki forsunu.Gelelim Emine’den detaylara..bu tabloyu her gördüğümüzde sanki ilk defa görmüşüz gibi her seferinde yeniden hayran oluyoruz,renkle çok güzel değil mi?Bu fotoyu paylaşmayacaktım ama dayanamadım,arkadaşımı ve güzel çocuklarını görmelisiniz.Bu fotoğrafı da ben çekmiştim Melis’in doğumgününde.O güne özel sadece fotoğraf çekimi için gitmiştim.Bu foto işini biraz abarttım galiba.Bu peçeteliklerin hikayesini anlatmıştım daha önce.Çok eskiden bir tanıdıkları yapıp satıyormuş bunları.Melis’in resminin olduğu fotoda vazodaki güllerde aynı yöntemle yapılmış,harikalar.Kızlarla bunlara da bayılırız her seferinde..Emine’nin hayvan figürlerine karşı ilgisi çoktur.Güllü mü ,inekli mi deseniz o inekliyi seçer mesela.Bana sorsalar,bu kadar kaba sabalığıma rağmen güllüyü seçerim,içimdeki gizli Laura Ashley aşkına.

İşte burada da uğurböcekleriyle donatmış bir tabağını,koymuş camın önündeki fiskos köşesine.Son olarak da bu yapay kaktüslerini paylaşıyorum sizlerle.Sadece en dipteki gerçek.

Keremce gitar şov…

.Bizim evde bir gitar çalma modası var bir kaç yıldır.Keko da abisinden esinlenerek arada bize şov yapıyor.Dışarıda çok utangaç bir çocuk olmasına rağmen,evde ”o ne özgüven o”dedirten bir kişilik.

Alttaki resimde biraz evvel bir çikolataya yumulmuşluğun belirtilerini görmektesininiz.Küçükkken bazen çok huysuzluk yapardı,sonra neden böyle yapıyorum biliyormusun derdi,sonra da ”çünnkküüü,çikolata istiyorummm”diye bağırırdı.Eeee benimle aynı kan grubumdan olan çocuktan ne beklersin ki....Mikrofon olarak kulladığı şeyi görüyorsunuz,makinemin tripodu.Onu o iş için kullanıyor sürekli…son günlerde takıldığı şarkı da Sarp Apak’ın söylediği Efulim…ne güzel söylemiş Sarp ama dimi.....