Kategori arşivi: gezi

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi..

Geçen hafta pazar günü Bizim Bahçe forum arkadaşları ile bu güzel parkta buluştuk.Çok katılım olamadı,toplam 4 üye idik ama eşler ve çocuklarla biraz çoğaldık.Böylesi de iyi oldu,sohbet ede ede parkta yürüyüşler yaptık.

Dönüşte otoparkta manzara çok komikti.Herkes bagajları açtı,paylaşımlar başladı.Ben de olmayan bir çok fideye sahip oldum.Yener bey’e,Aysel hanım’a,Abdüssamet’e teşekkür ederim.

Başka lafa gerek yok,resimler anlatsın size güzelliği...............................

Kurban’da Ramazan’dan kareler…

Hatırlarsanız Ramazan bayramındaki Cide gezimizle ilgili yazı ve resimleri başka bir zaman eklerim demiştim.Kısmet bu güne imiş.Gökhan ve benim yakın arkadaşlarımız Levent ve Zülfiye ile gitmiştik.Tabi 4 tane haydutla.Ancak uyku anında hareketleri son buluyordu.Koğuş gibi diziliyorlardı.Hallerinden gayet memnunlar.Kendilerini yarınki tempo için şarj ediyorlar.Resmin diğer tarafında şarj olan psp’ler var.

Neler ,neler yaptık.Gittiğimiz mevsimde bahçeler,ağaçlar….incir,ceviz,üzüm,elma,ahududu…daha ne istersen.Bayram olduğu için köylerde yapılan bayram denen yemek hazırlıkları zaten öldürdü bizi.Beni geç,Zülfiye bile mide fesadı geçirdi.

Karting olayına da girdik tabi.Ufaklar yanlarında biriyle bindiler,yoksa bizim gibi koca bebeklerin karting sevdasını nasıl karşılarlardı bilmem.Zülfiye ile fena kapışacaktık ama ben kıyafetim nedeniyle inmek zorunda kaldım,yoksa Zülfiye’yi ağlatırdım oralarda.Şaka tabi…

Levent tatile çıkarda ,yanına tüfek almaz mı?Ata ata fişek bırakmadık.Tabi doğada atıklarımızı bırakmadık.Hepsini topladık.Laz kızı olarak onikiden vurdum tabi ki.

Kerem’in tüfek tutmasına bakarmısınız? Benim çocuklarım iyiden iyiye her şeyi gitar gibi algılamaya başladılar.

Oradan Loc vadisi’ne gittik.Geçenlerde gidemediğimiz asma köprüye gittik.Seneye kısmetse sandöviçler hazırlanıp,su kenarında afiyetle yenilecek.

Çocuklar havaya aldırmadan suya atladılar tabi.Hadi burası neyse de Gideros’ta denize bile girdiler ama dondular tabi.Ancak anladılar bu mevsimde girilmez dememize.Aşağıdaki resimler Gideros Koyu’ndan.Denize girme işi biraz sıkınca,balık tutmak istedi büyük oğlanlar.En baba oğlanl
arla baş başa keyif yaptılar.Biz de Zülfiye ile karşı kıyıdan uzaktan uzağa hem onları seyrettik,hem çekirdek çitledik.Kerem bir ara güneş vuran bir yere yatıp,neredeyse uyuyacak kıvama geldi.

Finalde sırıtan iki adam.Kovaları dolu olunca keyif tam.Akşama gittiğimiz Hasan abi isimli bir akrabamızda ,odun ateşinde kızaran bu balıklar süperdi.Bahçeden gelen karpuzu da unutmayayım.

Bundan sonraki resimler,Gideros’tan dönerken tanıştığımız bir ablanın bahçesinden.Ahududular coşmuş.Kayınvalideminkilerde aynen böyle.İstanbul’da da olabiliyor yani.Sevmek lazım.Güneşe dikmek lazım,arada dibini eşeleyip,bakım yapmak lazım.Benim balkonda yine büyüyor bir tanesi,önümüzdeki yaz dayımın yazlığına dikilecek.

Bedo Karting

Cide’de ilk gün daha yoldan gelmişiz ,yetmemiş gibi bu karting pistini görür görmez atladık.Bedo’nun ilk denemesi idi ama hayli iyiydi.Babasına asfaltı yalattı.Tabi işin şakası,Gökhan ona zarar gelir diye bilerek yaklaşmadı.Ben tabi kusur kalırmıyım,kalmam.Daha önce bir kaç yerde binmiştim.O zamanlar gerçek hayatımda araba kullanmadığımdan herhalde,çok rahat ve çılgındım.Özellikle bir yerlere çarpmak isterdim.Ama bu sefer bayağı tırstım.Kendimi çocukları okula götürürken düşündüm ve türlü çılgınlıklar yapamadım.Paşa paşa vınnnn,vınnnn,vınnnn yani.

Bayramda Zülfiye’lerle Cide gezisi planlıyoruz.Burda Kakşa ve Topcu aileleri kapışacak gibi görünüyor.Cepteki tüm parayı buraya bırakmazsak iyidir.Yapmadığımız iş değil yani.

Hanbahçe pansiyon-çaybahçesi

Bu yaz beni çok mutlu eden bir mekandan söz etmek istiyorum.Cide’de bir köy evi hayal ederken,bir apartman dairesinde bu macera son bulmuşken,böyle bir yer beni hayli sevindirdi.Her gün dolaştığımız çarşıda açık bir kapıdan içeri gözüm kaydı bir an.Sonrasını hatırlamıyorum diyebilirim.Bir rüya gibiydi.İlk başta sera zannettim.

Daha ne diyeyim bilmiyorum
mükemmel bir ortam hazırlamış sahibi.Ramazan girene kadar hergün uğradık.Orda bir bardak su bile içmek büyük zevkti.Orda otururken sanki başka bir dünyada,kapının ardında küçük bir kasaba çarşısı değil de sanki Ortaköy’de satıcıların olduğu sokaklardan birine çıkacakmışsınız gibi ya da Sultanahmet meydanına çıkacakmışsınız gibi,gibi ,gibi…

Bu ne z

evk,bu ne tasarım,ortaya çıkaranı tebrik etmek isterdim.Ramazan bayramında yakın arkadaşım Zülfiye’lerle tekrar Cide’ye gideceğiz inşallah.Oraya götürmek için sabırsızlanıyorum.

Burası hem pansiyon,hem çaybahçesi.Oda sayısı 3 galiba.Ne kadar ev almış olsak ta orada bir gece kalacağım bir gün.Bu gidişte müsade ederlerse sizin için odaları görüntülemek isterim.

Broşüründe aşağıdaki adres yazıyordu.Ama herhelde bir sorun var.Ulaşılamıyor.

(http://www.hanbahce.com/)

Buradan ayrıca bölgenin güzelliklerini,kanyon ve mağaralarını tanıtan gezi turlarıda yapılıyor.Hadi ne duruyors

unuz,bayram tatilini değerlendirin.

Dorukhan tünelinde iftar…

Dönüşte orucumuzu açacak bir yer arayışımızı burada sonlandırdık.Dorukhan tünelinin oralarda bir yer burası.Çok doğal bir yer.Salıncak,tahtiravalli,tavşan,kaz…güzel bir iftar yaptık.

EEEE Gökhan efendi burada
15 gün tatilde rahat rahat yatmış biri olarak ,yarın işe gitme stresine girmiş durumda.

Deniz,gölge…

Cide’den deniz heberlerine gelince……..öyle sıcaktı,öyle sıcaktı ki .Normalde Cide’de ayağımızı zor sokardık suya,bu sefer hamam suyu gibiydi.Aşırı sıcaklardan ancak akşam üstü indik sahile.Güneşi hep batarken gördük gibi bir şey.Kerem’in beyaz peynir hali pek değişmedi.Saatlerce denizden çıkmadılar.

Ben de bu arada epeydir bitiremediğim Naşide Gökbudak’ın Feraye adlı kitabını bitirdim.Püfür püfür okumak iyiydi yani.

Akşam saati sahilde bir kız gezip simit satıyordu.Resmen yolunu gözlüyorduk.Evden kaşarları hazırlıyordık.Simit arası ,hapur hupur götürüyorduk.

Köydeki ahbapların ağaçları olmasa ne olurdu acaba.

Bir ağaç görmeye görsünler 3 kuşak saldırır hale gelmişler.

Loc Vadisi…

Tarkan bile konserinde Loc vadisinden hayranlıkla söz etti ve bu güzelliğe sahip çıkın dedi.Çünki orada HES yani hidroelektrik santrali yapılacakmış.Tüm köylüler tepkili,kimi olsun ,Cide kalkınsın diyor,kimi taşlıyormuş şantiyedekileri….hayırlısı neyse o olsun.

Biz zaten orayı görmeyi çok istiyorduk ama bu konuyla ilgili değil.Kayınpederimin anneannesi oralıymış,hep bahsederlerdi.Kayınvalidem ”senin anneannen loc kızıymış”diye imalı olarak takılırdı,bizde görelim bakalım bu loc denen yeri dedik.Gittik ,gördük,çok beğendik.

Resimdeki evler Loc’a giderken geçtiğimiz Şenpazar bölgesinden.Hepsi birbirine benzeyen köy evleri.Çok güzel görünüyorlardı.

Bu çaydan elektrik üretilmek istiyorlarmış.Herkes serinlemek için çaya girmişlerdi.Bir köylü suyun şifalı olduğunu söyledi,egzamaya filan iyi geliyormuş.Hatta ayağımda bir kaşıntı vardı senelerdir,geçti gibi.Yada bana öyle geldi.

Bunlar da Loc Kızları(!).
Bu hikaye çok uzun.Bedirhan duyduğunda korktu hatta.Hatta baba
sının anlattığı abartılı hikayeye öyle inandı ki oralarda yabani Loc kızları göreceğini sandı.Babaannesi ve halasının bu resmini görünce bunlar onlar mı diye ?sormadan edemedi.

Bu bitkiyi de Loc’ta gördük.Çok ilginçti.Saksıda yetişse yetiştirmek isterdim.

Bunlar da Loc böğürtlenleri.


Ve ve ve yıllardır yetiştirmek istediğim yiksük çiçeği.Her yer doluydu bölgede.Köküyle bir tanedini çıkarıp saksıya diktim.Bakalım tutar mı?

Dönüşte kayınpederimin bir arkadaşına rastladık orman yolunda.Katırcı imiş lakabı.Kayınpederden büyükmüş ama çakı gibi derler ya öyle.Bu odunları o hallediyormuş,bu odun yığını uzayıp gidiyor.Bu işi çok seviyormuş.Çok komik bir amcaydı.”eşek gibi çalışırım,kepaze gibi yerim”dedi.

Tarkaaaaan!!!!!

Taşköprü…

Evet arkadaşlar,Cide beni bozdu.Neyse ki çevremde öyle Tarkan,Tarkan diye bağıranlar yoktu,olsaydı bende bağırırmıydım bilemiyorum.İşin şakası.Adam star.Şovu,hitabı güzeldi.Bayağı da kibarmış.Rize’li Tarkan’a Cide’de hayran olmak ta varmış.Neyse d

eğişik bir akşam geçirdik.Kastamonu Taşköprü Sarmısak Festivali’ne gelecek dediler.Bize kalsa hayatta gitmezdik.Gökhan’ın kuzenleri gelmişti İzmir ve Ankara’dan.Onlar soktu aklımıza,bizde koyulduk iki saatlik yola.Gece 1’de döndük Cide’ye.Dönüş yolundaki yorgunluğun ardından son laf ”bir daha Madonna gelse,gitmem”oldu.Gitmem mi acaba?(!)

Keko bizi yordu zaten.Göremiyor haliyle,kucak dönemini de bitirmiştik ama mecburen kucakta izledi.Çok güzel resimler çekemedim.Videolar güzel ama burada göstermeyi beceremiyorum.

Taşköprü’yü öyle çok beğenmedim.Zaten bir taşköprüsü vardı öyle göze gelen.İlk başta gördüğünüz resim ona ait.Sarmısak festivali dediler,ortada öyle ilginç bir stant bile yoktu.
Bazı evler çok güzeldi.Şimdi Taşköprü’yü kötülemeyeyim,belki ben yeteri kadar gezip güzelliklerini görememişimdir.Şu kamyonet kasasındaki minare ilginçti.

Ertesi günde Cide’de milli piyango çekilişi yapıldı.Girişte herkese çekiliş bileti dağıtmışlar.Kusur kalmışım.Gökhan’ın İzmir’den gelen kuzeninin kızı Derya’ya LCD televizyon çıkmış.Güle güle kullansın.Gecede ilk olarak Reyhan Karaca ,sonrasında Coşkun Sabah sahne aldı.Yani bol sanatçılı bir tatil geçirdik.

Cide gezmeleri..

Yaklaşık 10 gün evvel döndük Cide’den.15 günde kaldık,yani neredeyse bir aydır bloguma uğrayamadım.İlk defa bu kadar uzun kaldık köyde.Köyde kalsaydık keşke,biz apartman dairesinde kaldık tabi.Bu yıl kendi evimizde kaldık.Sonunda orada bir evimiz oldu.Oldu olmasına ama köy yerinde apartman dairesinde oturmak hiç te güzel değil.Ne yapalım buna da şükür.Kendi mutfağımız,kendi banyomuz,yatağımız…bir başka tabi.Bunun kötü yanlarıda var tabi.Pansiyonda kalırken çarpıyorduk kapıyı çıkıyorduk,ama bu sefer böyle olamadı.Aman evi sil,balkonu yıka…derken küçük çaplı aile krizleri çıkmadı değil.Evimizin resimlerini sonra ekleyeceğim.Önce köyden resimlerim var,onları bir görün.Bu resimdeki oturma köşesi Şeküre Teyze’nin evinin önünden.Evde sıkıldıkça soluğu ceviz ağacının altında aldık.Bir de yatak koymuşlar altına.Ne güzel şekerleme yapılır dimi orada.Utanmasam bende yatıp uyumayı çok istedim ama olmaz şimdi,bu nasıl gelin derler dedim kendi kendime.Ama Gökhan ne derlerse desinler diyenlerden olduğundan,umrumda mı dünya hesabı….


Bu güzel kız Şeküre teyze’nin torunu Sude.Bir içim su gibi.O küçük haliyle ne işler beceriyor bir bilseniz.Allah nazardan saklasın,Cide güzeli karşınızda.


Bu ağacı köye çıkarken gördük.Resim küçük bir bölümü gösteriyor,tamamını bir görseniz,sanki üzüm salkımı..


Şeküre teyzenin eşi Mehmet Abi alabalık işiylede uğraşıyor.Asıl mesleği terzilik.Sağlık sorunlarından dolayı artık bu işi yapmıyor.Bu resimlde gördüğünüz alabalı havuzlarından 4-5 tane var.Bu işi sevdiği belli.Ayrıca meşhur kestane balı üreticiliği de yapıyor.

Neyse konunun özü şu dur ki tatilin çoğu bu cevizin altında geçti.Kimsenin işine mani olmadan oraya çörekleniyorduk.Tabi çevremiz hemen doluyordu.Haşlanmış mısırlar,ayıklanmış taze fındıklar,salatalıklar…ye ye ye.Bizim çocuklar zaten sürekli tırmansınlar,Sude ve kardeşi Samet’le zaten iyi anlaşıyorlar.Yani herkes hayatından memnundu.